• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
ŞEHİR KÜLTÜRÜNDE SELAMIN VE SABAHIN ÖNEMİ
30/10/2013
Biz kavramların öneminin farkında olan bir millet değiliz! Çünkü olaylara psikolojik bir perspektifle bakmaya değil; ya sadece dinsel yani emir ve yasak açısından yahut anlık düşünce odaklı bakmaya alışık fertleriz.
 
Bu temel alışkanlık ve bu alışkanlığın oluşturudğu eğilim sebebiyle çok sık genelleyici ifadeler kullanır, alakasız kavramlarla tanımlarız çoğu durumları. Lafın gelişi der, ağız alışkanlığı diyerek kullandığımız sözcükleri çok masum biliriz!

Oysa her zaman tekrar ediyorum: Kavramlar algı oluşturur, algı ise bize zihin örer. Şu dünyadaki hemen her şey insan zihninin ürünüdür. Zihin, onu oluşturan algı, algıya yol açan kavramlar bu denli hayatidir.

Psikolojilerimiz bile tanımlamalarımızdan etkilenir. Mesela yaşadığınız psikolojik hali, "Ben depresyona girdim "şeklinde tanımlamakla, "Ben sıkıntılı bir süreçten geçiyorum" şeklinde tanımlamak yaşadığınız süreci büyük ölçüde etkiler. (Bu konuyu müstakil olarak ele alan yazılarımı okumanızı öneririm)

Aynı şekilde önemini göz ardı ettiğimiz, beş harfin bir araya gelmesiyle oluşmuş basit bir sözcük zannettiğimiz kavramlardan birisi de selamdır.

Selamın öneminin farkında değilizdir genelde. Sadece selam verme türünün belli siyasi görüşleri işaret ettiğini biliriz; selam deyince. Mesela "merhaba" diyeni sosyal demokrat ve solcu, "selamun aleyküm" diyerek selam verenleri de geleneksel yapıya mensup ve sağ / muhafazakar tandanslı kişiler olarak tanımlarız.

Yani bizler için selam ya önemsiz bir kavramdır ya da insanları siyasi açıdan ve/veya hayata bakış noktasında kategorize etmemize, sonra da ona göre (koşullu) muamele etmemize yarayan bir ipucudur! Oysa selamın önemi bunlardan çok daha fazla ve çok daha ötedir.

Hemen hemen hepimiz artık büyük şehirlerde yaşıyoruz. Büyük şehir olmasına da gerek yoktur; zaten şehir demek nispeten büyük yerleşim yeri demektir. Şehir yaşamı iki uç insan tipi üretmeye aday bir potansiyel ortam demektir.

Şehir yaşamı ya duygusuz, ruhsuz, bencil yahut insani özellikleri gelişmiş, erdemli ve medeni dediğimiz insan tipi yaratabilme potansiyeli taşır.

Bu potansiyeli kavşak noktasında iki uç noktadan birisine sevk eden temel faktör selamlaşmaktır. Diğeri de hoşgörü ve saygıdır. Hoşgörü ve saygıyı oluşturan en temel itki de selamlaşmaktır aslında. Yoksa hoşgörülü olalım, saygılı olalım demekle bu erdemi yakalayabilmek, yakalayabilsek bile bu erdemi muhafaza edebilmek güçleşir. Bu erdem okulda da zor kazanılan kazanımlardandır.

Selamın yaygın olduğu bir şehir kültürü erdemli bireyler inşa eder, ruhları geliştirir, medenileştirir; selamın - sabahın olmadığı bir şehir yaşamı ise içe kapanık, bencil, soğuk, asabi, duygusuz, katı ruhsuz yani Nemrut tipli insan profilleri yaratır!

Şehir hayatında çok sık insan görmek selam vermeyi güçleştirir, zahmetli hale getirir. Bu zahmet sonucu bu çok gerekli insani unsur zamanla unutulur, derken kaybolur gider. Bu aşındırıcı eğilime karşı dirayetle direnebilmek gerekir.

Bunun için ise bu meselenin öneminin idrakinde ve farkındalığı içersinde olmak lazımdır. Oysa ülkemizde bu mesele hakkında söylenenler, "Selam vermek sünnet; almak ise farzdır"ın dışına pek çıkmamıştır yıllardır.

Açık mesaj başka olsa bile bununla verilen örtük mesaj şudur aslında:

"Dindarsan selam vermen lazım, değilsen sana çok da gerekmiyor!"

Oluşturulan bu algı sonucunda kişiler dindarlıktan uzaklaştıkları nispette selamdan ve sabahtan da uzaklaşmaya başladılar. Bunu en doğal süreç olarak içselleştirdiler. Oysa selam sadece dindara değil; herkese lazım olan bir davranış biçimidir.

Selam vermek çok hayatidir. Dediğim gibi şehir yaşamında selam alıp vermek ya medenileştirir ya da ruhları ve kişilikleri ilkelleştirir.

Selam evlilikte bile bir çok sorunu daha baştan önler! 

Selam vermek seni fark ettim; sen varsın ve bak benim için önemlisin demektir.

Selam vermek belirginleştirmektir. "Ben de senin gibiyim, toplumsal değerleri ve ilkeleri olan biriyim" demektir. Belirsizlik kaygı, kaygı savunma eğilimi, savunma gardı almak ise çoğu zaman çatışma ve kavga yaratır. Selam kendimizi muhatabımızın gözünde belirgin kılmak ve teskin etmektir.  

İnsanla karşılaşmak anında sıcak ve insanca muamele görme beklentisi oluşturur. Bu beklentiyi sürekli boşa çıkarmak ruhları gerer! Gerilen ruh öfke, saldırganlık eğilimleri ve mutsuzluk üretir zamanla!

Selam vermek ruhları besleyen ve olgunlaştıran, çocuk ruhlu yetişkin olmayı önleyen koşulsuz saygı demektir. "Sen geçip gidiyorsun, senden bir şey bekleme şansım yok ama dikkat et sana buna rağmen değer verdim" demektir selam. Beyin bunu böyle algılar!

Selam vermek muhatabın beynine pozitif bir telkin yollamak, bu pozitif telkinlerle muhatabın zihnini eğitmek, olumlu yönde dönüştürmek, bunun için gerekli olan olumlu telkin fırsatı sunmak demektir. Zihin dönüşünce ruhlar, ruhlar dönüşünce kişilikler dahil her şey dönüşür.

Selam vermek, "Benden saha tehlike gelmez, bak ben de senle aynı kültür hinterlandına ve sosyal potansiyele sahibim, rahat ol, güven içindesin" demektir. Bunca olumlu mesajı beş harfli bir pakete sarıp hediye etmektir karşı tarafa!

Selam öfkeye yol açan gereksiz alınganlıkları önler. Bir tartışmaya selam vererek başlamak ile direkt başlamak aynı sonucu doğurmaz. Çünkü selam muhatabın alınganlığını azaltır, savunma direncini zayıflatır. Selam vereni art niyetli değerlendirmez, olumlu algılamaya hazır hale getirir.

Selam vermek ayrıca selam almanın ortamını oluşturmak demektir.

Selam almak kendimize de bu olumlu kazanımları sağlamanın ilk adımını atmaktır. 

Birbirinin adeta vahşi kurdu haline gelen kaba yığınlara dönüşmemizin altında selamsızlığın - sabahsızlığın yani buna destek veren, sürekli sağda - solda bu tohumları eken hepimizin büyük bir rolü vardır! 

Velhasıl selamın sayamayacağım kadar çok psikolojik, sosyal ve toplumsal faydası vardır.

Peygamberimiz ahir zamanda unutulan bir sünneti yaşayıp hatırlatana şehit mertebesi verileceğini beyan ediyor.

Haydi ölmeden şehit olmaya, can bedeli ödemeden, bir selam kültürünü yeniden inşa ederek bu mertebeye çıkmaya; bunun için selamı - sabahı yaymak için bugünden itibaren seferberlik başlatmaya!

Var mısınız?

Siz değişin; çevrenizin de değişmeye başlayadığını göreceksiniz!

Unutmayın. Olumlu işlerin metafizik sinerjisi çok yüksektir; bir kişi bile bir anda binleri etkileyebilir.



2705 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
LAİKLİK DİNSİZLİK MİDİR - 24/12/2023
.
Yerli Selefiler Milli Robot Yapmış - 03/02/2023
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
 Devamı