HAYDİ GÜLÜMSEYELİM VE SELAM VERELİM

Site Bilgi Panosu

“Eğer bir şey öğrenebileceksem en kötü düşmanımı dinlemek için yirmi mil yürürüm.” Gottfried Leibniz

Önerilen Linkler

Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net

HAYDİ GÜLÜMSEYELİM VE SELAM VERELİM

30/05/2013

Değerli okuyucular,

Haydi bugün bir konuda karar verelim!

Kendimize de söz...

Bugünden sonra yeni bir yere girdiğimizde ya da uygun olan her beşeri münasebetimiz öncesinde karşımızdakine mutlaka selam verelim.

Böylece, "Sen varsın, bak seni fark ettim, seni önemsedim, çünkü sen önemlisin" demiş olalım.

Selam muhatapla aramızda o ana kadar kapalı olan iletişim kanallarını açar, bizi muhatabımızla anlaşabilmek için aynı frekansa sokar...

Ne yaptığımız kadar nasıl yaptığımızın da önemli olması gerçeğinden hareketle bu güzel işi gülümsemek suretiyle ruhumuzla da destekleyerek - tasdik ederek yapalım!

Selam ve gülümseme...

Bizden çıkan ancak biri beyne değen diğeri de ruhlara dokunan iki insanca yaklaşım!

"Beklentiye uygun tepki vermek kişiliklerimizi ve psikolojilerimizi besler; beklentiye uygun olmayan her yaklaşım ise bunlara zarar verir."

Her insan karşısındaki kişiden selam almayı ve gülümsemeyle karşılık görmeyi ister. Bu insani istek bu yönde bir beklenti de doğurur. Oluşan bu beklentiye rağmen uygun karşılığı alamamak ise kişileri incitir, rahatsız eder, gerer. Bu olumsuz yaşantılar zaman içinde bambaşka bir kişilik ve ruh yapıları meydana çıkarır.

Böylece zaman içinde kendi elimizle beslediğimiz insan görünümlü "canavarlar" yaratmış oluruz! Sonra da o "canavarların" içinde terapi, yaşam koçluğu, hayata bakışımızın pozitif olması gibi kişisel ve bencilce yaklaşımlarla mutlu olmayı bekleriz. Oysa ne sağlık ne de mutluluk sadece kişilere özgü düzenlemelerle gerçekleştirilemez. İnsan sadece neyi nasıl yaptığından, yani sadece kendisinin ne ve nasıl olduğundan etkilenen "başına buyruk bir varlık" değildir; onu kendi dışındaki pek çok faktör de etkiler.

Selam ve gülümseme aynı zamanda insana duyulan saygıdır. Saygı insani bir ihtiyaçtır. Nasıl ki her gıda aynı değildir. Aynı şekilde saygı da türlü türlüdür. Kaliteli saygı koşulsuz olarak sunulan saygıdır. Yani unvan, isim, mevki gözetmeksizin gösterilen, bir insana sırf insan olduğu için sergilenen saygıdır.

Saygının bu türü besleyicidir, doyurucudur.

Saygı aynı zamanda sevgiyi inşa der. Ayrıca inşa etmekle kalmaz; sevgi çiçeğini muhafaza eden saksıdır; var olan sevgiyi korur da. Saygı saksısı olmayan sevgi çiçeği kısa sürede dağılır, gider. Eski zamanlardaki bazı büyüklerin eşlerine yıllar sonra bile hala Ahmet bey - Fadime hanım diye hitap etmeleri boş değildir.

Selam ve gülümseme bir lüks veya kişisel seçim meselesi değil; gerek kişinin gerekse muhatapların ruhlarına uygun düşen fıtri bir yaklaşım pozisyonudur. Ruhlarımızı gerek besleyici gerekse katılaştırıp söndürücü işlevi olabilen en hayati tavır ve eylem biçimlerindendir.

Koşulsuz saygı herkese saygı anlamına geldiği için turalılıktır. Tutarlılık ruhu dinlendirir. Adamına göre muamele olan koşullu ilgi ve saygı ise dengesizliktir, haliyle ruhu yorar. Yorgun ruh kırılganlığı artan ve etkilenmeye daha yatkın hale gelen bir zemin demektir.

Varlığı besler, yokluğu kurutur.

Eksikliği ruhlardaki doğal sıcaklığı söndürür. Duyguları katılaştırır, psikolojileri yorar, hisleri asabileştirir. Tüm bunlar ise ortaklaşa olarak davranışları olumsuz yönde etkiler.

Tüm bunlar olumsuz duygu, düşünce ve davranış çarkı içinde ruhları öğüten fasit bir daireye dönüşür.

Selam ve gülümseme deyip geçtiğimiz, pek önemsemediğimiz bir delikten geçen olumsuz duygu, düşünce ve davranış zehri kısa sürede toplumun tüm fertlerini zehirler, hemen hemen tüm ruhları hasta eder.

Böylece ortaya mutsuz, mutsuz olduğu yetmezmiş gibi sağa sola mutsuzluk zehri de yayan patolojik insanlar çıkar.

İçinde yaşanılan toplumu, varlıkları değil yoklukları aranan hasta ruhlu insanlar yığını haline getirir.

Yorum Yaz

3100 kez okundu. Yazarlar