• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
SOKAK KÖPEKLERİNİN VERDİĞİ DERS
28/04/2014
< Sadece sofradaki ölçüyü fazla kaçırdığımız için değil; başkasının hakkını midemize kaçırdığımız için obez vs. oluyoruz biraz da >
 
Sabah yürüyüşü harika bir şeymiş! Bunun önemini teoride bilsem de bizzat deneyimlemek için bu kadar geç kaldığım için pişmanım! Depresyona, panik atağa, ruhsal yahut bedensel hemen her soruna çok iyi geliyor. Çünkü makinayı prospektusuna uygun kullandığımız için verimi artıyor. Hem tedavi edici bir işlev görüyor hem de oluşacak arızaları önlüyor. Bir makineyı sık sık yağlarsanız kolay kolay arıza vermez. Yağsız bırakırsanız ya çalışmaz yahut parça kırar! Aynen bunun gibi...
 
Bir bacayı arasıra temizlemezseniz nasıl ki tıkanır, sonra dumanı içeri vererek hem insanı rahatsız eder hem de zehirlenmelere yol açar ya hani! Hareketsizlik de böyle bir şey! Hareketsiz olmak yahut nitelikli bir hareketten mahrum kalmak bedenin bacalarının kurum, duman ve is bağlamasına yol açıyor. Bu durumda içeri sızan ise, pasa ve dumana ve bunların yol açtığı bir dizi sonuçlara hastalık diyoruz.
 
Neyse! Esas konu bu değil... Her sabah erkenden yürürken bazen bir grup köpeğe yoldaşlık ediyorum. Bugün de öyle oldu. Üçü arka arkaya dizilmiş, ikisi yolun solunda, birisi biraz geride, adeta birisi üst düzey bir köpek, diğerleri de sanki korumaları gibi konvoy halinde ve bir emniyet düzeninde önümde gidiyorlardı!
 
Gerçeği biraz sonra anladım! Yol boyunca belli aralıklarla dizilmiş çöp kovalarını kontrol ediyor, yiyecek bir şeyler bakıyorlardı. Her baktıkları kovadan eli boş dönüyor, dilleri dışarıda bir vaziyette, yine de umutlarını kaybetmeyerek usul usul koşmaya devam ediyorlardı. Çaresizce sağa sola bakarken ki acıklı halleri yürek burkuyordu!
 
Aklımdan üç şey geçti o an! Birincisi ta çocukluğumuzda öğretilen, "Hayvanlarda akıl yoktur, tamamen içgüdüsel hareket ederler" bilgisini hatırladım ilk olarak. İçgüsel hareket demek özetle; düşünme, irade, muhakeme vs. içermemek, içeriden bir güdü ile hareket etmek ve türe özgü olmak yani bir türün tamamında ortak olarak bulunmak demektir. Oysa köpeklerin birisi duruyor, diğeri sağa bakarken öbürleri koşabiliyor! Anladım ki aynı duruma hepsi aynı türe özgü tepkileri vermiyor. Bir ses duyduğunda kimisi kaçarken kimisi yerinde durabiliyor. Kimi de aynı sese doğru saldırganca koşabiliyor. Tüm bunlar ve benzerleri bize bir şeyi ispat ediyor: Bizlerdeki gibi ya da benzer şekilde bir düşünce, irade, muhasebe vs var hareketlerinde!
 
İkinci olarak onların da bir can taşıdığını, onların da tıpkı bizler gibi bir canlı olduğunu, bizler gibi hayatta kalmak için karın doyurma mücadelesi verdiklerini düşündüm! Allah merhamet etmeyene merhamet edilmez buyurmuş! Her gün tonlarca ekmeğin çöpe gittiği bir müslüman ülkesinde köpeklerin baktıkları her çöp kovasından elleri boş dönmesi ne tuhaf! İnsan dışı canlılar sanki canlı değilmiş gibi yaşıyoruz! Onların bizlerin eline baktığını, bir bakıma bizlere emanet edildiklerini, bizler gibi üretebilme, tutabilme, yapabilme becerilerinin olmadığını unutuyoruz.
 
Bırakın hayvanları bitkiler de canlı, bu gerçekleri hep unutuyoruz. Mesela kolayca ağaç kesebiliyor, beş kuruş etmeyen tomar yığınlarına "gazete" diyerek para ödüyor, böylece ağaç yani canlı katliamına bilfiil destek bile veriyoruz. 
 
Üçüncü olarak da tüm bunlara rağmen yine de saldırganlaşmıyorlar, ne ilginç dedim. Çoğu gün muhtemelen aç kalıyorlar ama yine de saldırmayı düşünmüyorlar. İnsanoğlu daha fazlası için, bankada istatistiğini tutmak için tüm dünyayı içindekilerle birlikte ateşe verirken onlar sabahın ilk ışıklarıyla birlikte aç bile kalsalar yine de sağa sola saldırmıyor, pençe gibi dişlerini bir savaş aleti olarak kullanmıyorlar. Dilleri dışarıda, her çöp sepetinden umutları biraz daha kırılarak dönüyorlar belki. Ancak yine de yanlarından gelip geçen çoluk çocuk dahil tek bir kişiye saldırmayı akıllarından geçirmiyorlar.
 
Trafikte, iş yerinde, evde, mahallemizde, velhasıl orada, burada, şurada sadece birbirimizin değil; onların da hakkını yiyoruz. Gereken gerekmeyen, hakkımız olan olmayan bu kadar çok şeyi yersek elbette ki bir yerlerde birikecek ve sözgelimi obez bir toplum olacağız; değil mi! Başka bir yolu var mı bunun! Bence olay sadece aldığımız gıdaların dozunu değil; insanlığın da ölçüsünü kaçırmak biraz!


1992 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
LAİKLİK DİNSİZLİK MİDİR - 24/12/2023
.
Yerli Selefiler Milli Robot Yapmış - 03/02/2023
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
 Devamı