• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
AŞKIM DÜN GECE BİTTİ ACISI DA BU SABAH BİTSİN
20/10/2013
Olur!

Başka bir arzunuz?

Ama siz psikolog değil misiniz?

Öyleyim!

Eeee?

Sadece cevap değil; soru da bilgiden doğuyor!

Profesör olalım kara cahil olalım; kafalarımızdaki hatalı algılar, yanlış kalıp yargılar üç aşağı beş yukarı hep aynı! Çünkü kimseye düşünce eğitimi verilmiyor; dolayısı ile herkes bu hususta aşağı yukarı aynı seviyede kalıyor.

Kimi psikologu deli doktoru zannediyor hala, kimisi her acıyı azaltan, esas görevi bu olan bir profesyonel sanıyor. Kimisi de bunalınca rahatlatan kişi olarak görüyor bizleri. "Benim görevim bu değil" falan derseniz şayet, "O zaman normal insandan farkınız ne" cevabı geliyor hemen tepenize; adeta bir balyoz gibi. Bir anda bu yaklaşımınız sizi; psikolog olmayanlarla aynı noktaya taşıyıveriyor bazı beyinlerde.

Çoğu en insani süreçlerde - acılarında bile psikolog tarafından rahatlatılabileceğini vehmediyor. Burada en az iki hata var. Birincisi psikologun göreviyle ve misyonuyla ilgili. Oysa tiyatro, yürüyüş, kitap okumak, ağzı iyi laf yapan birisiyle dertleşmek vs. bizlerden daha fazla rahatlatıcıdır. Diğeri de insani acıların rahatla(t)ma yoluyla azaltılması gerektiği düşüncesi. Sevinç, neşe, mutluluk gibi her güzel duygu dibine kadar yaşanmalı ama sıra hüzün, sıkıntı, keder türü ekşili - soslu duygulara gelince bunlar hemen geçip gitmeli. Bunu da psikolog sağlamalı! 

Evet bu duygular hemen geçip gitmeli.

Niye?

İstenmiyor diye! İstemiyoruz diye...

İstek temel kriterimiz olmuş! Her istediğimiz şeyin sırf çok istedik, biraz da mücadele ettik diye hemen geçip gideceğini, öyle olması gerektiğini zanneder hale gelmişiz. Biz gelmemişiz bu hale; bizleri bu hale getirmişler. Algımızı bozarak! Mücadelem bu yüzden onlarla zaten!

Neyse... Devam edelim biz. Sebebi, neye bağlı olarak geliştiği falan asla önemli olmamalı nahoş duyguların. Aşk dün gece bittiyse bu duygular da en geç sabah seher vakti ruhları terk etmeli. Olmadı bu mücadele ile, daha olmadı uzman yardımıyla derhal sağlanmalı.

Neyle?

Mücadeleyle!

Her sorunla mücadele etmeyi marifet sanır olmuşuz! Sanki biz mücadele etmeyince sorunlar çözülmüyor. Sanki dünyada bütün sorunlarını aşanlar bunu mücadele ile sağlıyor. Adam kanseri bile mücadele etmediği için yeniyor; kimsenin haberi yok. Gece gündüz savaştım demiyor; kanser yokmuş gibi yaşadım diyor!

Herkeste bir mücadele sevdasıdır; almış başını gidiyor. Aşmalıyım, aşacağım, aşabilecek miyim...

Bu da bir başka hata! Hata üstüne hata!

İnsani her süreci mücadele ile aşmaya çabalamak ateşin üzerine benzin dökmektir. Bir de psikologu bu işe katmak, "Haydi sen de yelpazeni kap gel" demektir.

"Yok, olmaz, beni bu işe alet etme. Başına şu - şu gelmiş ise bu - bu olarak kendisini belli eden duygusal süreci yaşayacaksın. Aşk gece yarısı bitti diye acısı ve tasası yarın sabah gitmez. Madem ektin biçeceksin. Kendin düştün, kendin ağlayacaksın" demek bu süreçteki en gerçekçi yaklaşımdır.

Lakin bunu diyen psikolog pek muteber bulunmaz. İlla ki sorun var ve mutlaka çözülmesi lazım diyeceksin! Hatta sorun var ve çözülmesi lazım da yetmez; uzman desteğiyle çözülmesi gerekiyor diyeceksin!

"Ama acısı fazla"

Eee yaşadığın olaylar şiddetli ise, bir de üst üste falan gelmişse acısı elbette ki fazla olacaktır. Şiddeti fazla olan her acıyı en çetin sorun olarak görme eğilimi var bir de. Yaşanan süreci sorun görünce de hemen aşma eğilimi içine girme şeklindeki yaman hata zaten kapıda yani pusuda hazır bekliyor.

Tv. izleyince de baş ağrısı çok çetin olabiliyor ama baş ağrısı yaşanması mevcut sıkıntıyı ağır hastalık yapmıyor. Yine bu  fazla tv. izlemeye bağlı olarak vs. gelişen ağır bir ağrıdır sadece. Yine çözümü dinlenmektir vs; ameliyat olmak değil!

Yani sıkıntı fazla diye bir bakıma ameliyat bekleniyor psikologdan! Şiddetli ise nasıl tedavi gerekmez deniliyor. Her şiddetli olan süreç sırf şiddetli olduğu için sorun zannediliyor. Bu sakat anlayışı da mevcut statüko kuruyor beyinlerde...

"Git yat, dinlen, geçer" vs. deyince ise, "Bunu herkes diyor; psikolog olarak sizin farkınız nerede kalıyor" şeklindeki çok bilmiş cevap geliyor anında!

Sırf psikoloğuz ve başkalarından farkımız olmalı adına doğal süreci hemen halledilmesi gereken bir sorun gibi görmemiz bekleniyor. Şayet herkesle aynı olmamak gibi bir kompeksiniz varsa siz de bu tongaya hemen düşüyorsunuz tabi. Şükür bende böyle bir kompleks yok!

"Öyleyse özele git; orada genellikle her sorunu tıpkı siz gibi çetin sorun olarak görüyorlar. İyi anlaşırsınız! Ve hemen aşmanız için terapi falan da veriyorlar" demek geliyor içimden. Ama diyemiyorsunuz yine de. Bizler de çoğu şeyi sizler gibi içimize atıyoruz; görüyorsunuz!

Mesele uzun! Anlayacağınız Anadolu'da sadece işçi, çiftçi, esnaf, memur, insan, kadın vs. olmak değil; psikolog olmak da zor iş...

 



2209 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
LAİKLİK DİNSİZLİK MİDİR - 24/12/2023
.
Yerli Selefiler Milli Robot Yapmış - 03/02/2023
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
 Devamı