• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
PSİKOLOGLAR BİLE ARTIK NEDEN PSİKİYATRİSTLERE BENZER
04/11/2013
Psikoloji eğitimi, "İki kere iki eşittir dört" demez eğitim sürecinde! Kolay kolay kategorize etmez! Gerçekten de ciddi, derin, kapsamlı ve akademik bir eğitimdir. Her vakayı hemen bir kalıba sokmayı değil; her vakanın biricik ve özel olduğu varsayımını kabul eder. Her vakayı iyice, etraflıca incelemeyi, bin düşünüp sadece bir şey söylemeyi öğretir. Tek kusuru pratik hayattan kopuk olmasıdır; uygulamacı değil de akademisyen yetiştirir gibi bir eğitim çizgisi izlemesidir.

Çok derin teorik birikimle yükler insanı! Lakin basit bir kekemelik veya enürezis vakasında dahi ne yapılacağını öğretmez! Bu sebeple ilk mezun olan psikolog insan psikolojisine dair çok şey bilir lakin basit bir sorun durumunda çözüm açısından bocalar! Bu eksikliği zaman, saha, deneyim kapatır. Lisans eğitiminin kısa süreli bir tekrarı olan yüksek lisans eğitimi de bu açığı gideremez! Deneyimin, sahanın, uygulamanın vereceğini masa başı bazlı bir eğitim veremez çünkü! Doktor hastanede, işçi atölyede, usta sanayide, çiftçi tarlada, klinik yani uygulamacı psikolog da kliniklerde yetişir aslında; yüksek lisans eğitimi akademisyen nitelikli araştırma görevlisi yetiştirir sadece! Konu bu değildir! Bu sorun az - çok her meslekte vardır! Doktorlukta, mühendislikte vs.

Teoride her meseleye kapsamlı bakılmasını, her vakanın biricik ve özel kabul edilmesini, kısa sürede katı kategorilere sokulmamasını öğreten bu ciddi ve bilimsel anlayışlı eğitime rağmen psikologlar sahaya çıkınca neden birden bire hekimlere / psikiyatristlere benzemeye, iki - üç soru sorup hemen tanılama yapmaya başlarlar?

Niçin hemen tanı koymaya, bir tanı kategorisine sokmaya bu denli eğilimli ve istekli görünürler?

Bunun birinci nedeni tanı koymanın çok basit ve kolay olmasıdır. Depresyonun mesela çok basit üç - beş temel belirtisi vardır. Bunu fakülteyi çam ağaçlarının altında kız arkadaşıyla el ele uyuyarak geçirenleri dahi bilir. Böylece tanı koyma mesleği derinlemesine bilmeme zaafını kapatır, biliyor olma hissi ve yeterlilik duygusu verir.

Bunun ikinci ve en güçlü nedeni yarı doktorluk özentisidir. Çoğu psikolog doktor olarak algılanır, malum! Sık sık, "Doktorsunuz değil mi, doktor musunuz" türü sorulara muhatap olurlar meslek yaşamlarında.

Çoğu, "Hayır doktor değiliz, bu diş hekimliği yahut eczacılık gibi ayrı bir meslektir" diye cevap verir. Ancak halktaki bu eğilim psikologlarda zamanla, "Acaba biz doktor olarak algılandığımız için mi saygı görüyoruz, yoksa halk bizi doktor değil de psikolog olarak algılasayadı yine aynı saygıyı gösteririr miydi" gibi bilinçaltı bir kaygıya yol açar.

Bu kaygı çatışma doğurur ve çözüm amacıyla bir eğilim yaratır. Tanı koyma pratikte bu bilinçaltı kaygıya iyi gelir. "Aslında yaptığımız işi baz alırsak doktordan bir farkımız yok baksanıza" inancı ve duygusu yaratır; bu algıyı ve duyguyu kuvvetlendirir; böylece bahsettiğim bilinçaltı çelişkiye - çatışmaya ilaç olur.

Üçüncü temel eğilim psikiyatri pratiğine özenmedir. Psikiyatristlerin ışıltılı tıp ve doktorluk etiketi "özellikle çok iyi ve kaliteli bir üniversitede eğitim almamış çoğu psikologda" kompleks oluşturur. Böylece aldıkları eğitim zıddını söylese bile bu hatalı hekimlik pratiğini otomatik olarak doğru kabul etme, mesleki nitelikli tüm iş ve işlevlerde aynen onlara benzemeye çalışma, onlarla çatışmaya düşmeme eğilimi (özenme hali) gelişir.

Dördüncüsü mesleki popülarite ve rant kaygısıdır. Hastalık tanısı koyulduğunda psikolog bir anda bir sürü hasta ile muhatap olmaya başlar. Bu ise mesleğin arzu edilen algısını ve popülaritesini artırır. "Psikoloğum evet, çok hastam var ayrıca" duygusu acayip hazır verir psikologlara. Bu sebeple benim yazdıklarıma hepsi içten içe katılırlar; lakin pek dillendirmezler benim gibi.

Ayrıca bu hatalı pratik sonunda kişilerde "tedavi ihtiyacım var" duygusu gelişir! Bu bir sürü kişiyi psikologların kapısına yığar. Hastalık inancı tedaviye ihtiyaç duyacak olan, kliniklere vs. yönelmiş hastalar oluşturur. Bu; bir yığın terapi, seans vs. demektir aynı zamanda. Yani psikiyatristlere benzemek psikiyatri pastasına ortak olmanın ve meslekten hem maddi hem de manevi olarak yüksek kazanç elde etmenin en önemli şartıdır.

ÇÖZÜM

Çözüm psikolog olmakla da saygı elde edilebileceğini görmüş, özenmeyen ve kendisi olmakla barışık olan, mesleki duruşu sağlam, özgüveni yüksek, yeterlilik - yetersizlik duygusu noktasında kendisine bilinçli olarak empoze edilen kompleksi aşmış, aldığı eğitimin kendisine öğrettiği ince çizgilere gözü gibi sahip çıkacak olan yani vefalı, mesleğinin sınırlarını onuru bilen ve onu gözü gibi gözeten bilinçli, duyarlı, farkındalık eşiği oldukça yüksek psikolog sayısındaki artıştır.



2933 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
LAİKLİK DİNSİZLİK MİDİR - 24/12/2023
.
Yerli Selefiler Milli Robot Yapmış - 03/02/2023
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
 Devamı