Allah zalimlere başka bir zalimi musallat edeceğini söylüyor! 5000 kişilik zalim şebekesinin önüne gelen yeri beş dakikada ele geçirip toplu katliamlar yapmasını başka nasıl izah edeceğiz! Suriye'de Esed'le çarpışmak için kurulup şimdilerde Esed'in falan unutulmasını, Irak'ta, orada burada toprak işgal etmeye kalkışılmasını nasıl izah edeceğiz! Cihat kılıklı petrol rantı şebekesi mi diyeceğiz ya da!

5000 kişi... Ne uçağı var ne tankı ne topu! Durdurabilen yok! Eskiden iyi mevzilenmiş yirmi - otuz asker son derece ilkel tüfekleriyle koca bir kolorduyu saatlerce yerine kilitlerdi. Şimdi 5000 kişilik bir gücün 2000 küsurluk bir bölümü koca koca şehirleri bir kaç saatte ele geçiriyor! Düşününce tükürükle boğulmaları gerekiyor ama olmuyor. Sanki Allah, "Şuan ki huzurunuza da topunuza ve tüfeğinize de güvenmeyin; zulmü hak ettiğinizde size fazla değil; üç - beş bin kişiyi musallat ederim; iflahınızı sökmeye yeter" diyor sanki!

Kafesinde takke, iki avuç sakallı teröristler arkasından bağlı esirlerin önünde poz veriyor önce. Sonra bir bakıyorsunuz ki hepsi de kafalarından vurulmuş ve kanlar içinde yere serilmiş!

Bu zulüm ve katliam Şiilere yapılırken İran dışında çıtını çıkaran olmuyor. Sunnilere sıra geldiğinde Sunni alemi feryat etmeye başlıyor! Kuru kuru bir feryat! Buna feryat demek yerine sızlanma ve avunma demek daha doğru aslında! Sıra Türkmenlere gelince Türklük damarı ile bir kesim daha fazla haykırmaya başlıyor. Lakin hiç kimse orada çocuğu, ufacık kızı, büyüme çağında olan ve babaya ihtiyaç duyan oğulları olan nice insanlar katlediliyor demiyor, bu toplu cinayete tek bir kişi bile gereken tepkiyi koyamıyor!

Korkarım ki yapıp ettiklerimiz dolayısı ile ellerimiz, vicdanlarımız bağlandı! Sanırım yapıp ettiklerimiz dolayısı ile kalplerimiz mühürlendi. Ve Allah zulmü hakkıyla hak etmemiz için böyle olmamıza izin veriyor. Korkarım ki aynı zulüm ve katliam yakın gelecekte bizim de kapımızı çalacak! Korkarım ki Allah zulme rıza zulümdür prensibi gereği zulme bulaşmış bizlere de bir zalimi musallat edecek!

Orada insanlar kurşuna diziliyor. Bir hayvana bile reva görülemeyecek yöntemlerle hem canlar hem insan onuru ayaklar altına alınıyor. Bu şebekeyi hangi din telakkisi böyle canavarlaştırıyor. Bunlara neden gerçek din alimlerince gereken düzeyde bir tepki verilmiyor. Neden bu olup biten vahşeti sessiz kalarak adeta onaylıyor gibi yapıyor tüm dünya!

Orada insanların önce resimleri çekiliyor. Elleri arkalarından bağlı! Sonra kafalarına sıkılmış ve kan gölüne dönen yere yıkılmış halde resimleri yayınlanıyor. Bu vahşete ben insanım, ben solcuyum, ben müslümanım diyen ahaliden tek bir çıt çıkmıyor. Lanet olsun böyle bir din algısına, lanet olsun böyle bir müslümanlığa! Lanet olsun bizlerin solculuğuna da demokratlığına da! Lanet olsun adı Esma, Ömer, Ali ya da Berkin olmayınca arazi olmaya sebep olan ve her meselede anında insanlığımızın bile önüne geçen katı mezhepçilik putumuza!

Lanet olsun bizi bu hala mezhepçilik getirdiği halde hala konuya Şiiydi - Sunniydi diye yaklaşanlara! Lanet olsun yanı başımızda oluk oluk insan kanı akıtılırken sabaha kadar uyuyabilenlere, işten çıkınca tebessüm ede ede alış veriş yapabilenlere, çay yudumlayarak televizyon izleyebilenlere, hala işe güce gidip gelebilenlere, namaz kılıp ramazan ayına hazırlık yapabilenlere! Lanet olsun ben, sen, o dahil; hepimize!

Böyle bir dünyada hala namaz kılınabiliyorsa, hala zikirler bilmem kaç sayısına tamamlanmaya çalışılıyorsa, hala hutbe okunuyor, vaizler hala haccın farzlarından ve ihramdan vs. bahsedebiliyorsa, sabahlara dek hala harıl harıl hatim indirilmeye devam ediyorsa, hala ayet hadisle millete din - iman dersi verilebiliyorsa utanıp sıkılmadan... Hala hayat durmuyorsa orada! Böyle yüzsüz, çürümüş, kokuşmuş ve riyakar bir dünyada çocuklar, gücü olmayan hasta ve yaşlılar, bitkiler ve hayvanlar hariç; hepimize yazıkalr olsun!

Dinden, imandan, namazdan, müslümanlıktan, solculuktan, demokratlıktan, kendimize hizmet etmediği ya da karşı guruba aba altından vurmadığı sürece umurumuzda bile olmayan adalet, hak ve hukuk işlerinden bahsetmeyin artık bana! Sadece tükürmek, kusmak, iğrenmek ve böyle bir dünyadan alabildiğince kaçmak geliyor içimden! İneğe tapmak ve ateşe secde etmek bile bunlar yanında masum kalır! Onlar hiç olmazsa saf duygularla öyle inanmışlar! Bizler ise vahşete gereken sesi ve tepkiyi vermeyerek düştüğümüz zillet çukurunda limitleri zorluyoruz!